Doğal Felaketlerden, Doğal Olmayan Felaketlere Doğru…
Bir yağmurda Venedik’e dönen şehir yolları her ne kadar cazip görünse de günlük kullanımda sorunlar yaratmakta. “Gel burada boy var” demek kapı önünde pek te güzel bir duygu yaratmıyor. Hele ki elbiseler üzerindeyken hiç…
Suların doğal geçiş yollarına yapılan evler bildiğin baraj görevi görmekte. Hayır bari elektrik ürettirseler anlayacağım, diğer bir fikir de bina bodrum katları havuz olsun. Evet Belediyeler suçlu, alt yapı problemli vs… Arkadaş ne kadar zorlarsan zorla, kıç kıça yapılan binalar sayesinde elbet bir yerlerde problem olacak…
Doğal felaket kaldı mı diye merak ediyorum. Her şeyin arkasından insanoğlu çıkıyor. Hiç durmuyor şimdi neyi karıştırsam neyi bozsam. Aslında amacı bu değil, amacı para kazanmak daha rahat yaşamak. Yani BENCİLİZ…
Halbuki şöyle düşünsek, hem temel ihtiyacımızı karşılasak hem de doğanın dengesini bozmasak. Yapılan bina biraz daha küçük olsun ama doğaya daha çok yer kalsın. Nerde…
Savaşlarda vermediğimiz yerler parayla resmi olarak ele geçiriliyor. Adamlar bunları ne yapacak henüz belli değil. Bu da ayrı bir yazı konusu olabilir…
Biz dönelim doğal felaketlere. Bu yaz çok sıcak geçecek diyorlar, iklim değişikliği gerçek ve çok hızlı gerçekleşiyor. Bitkiler buna aynı hızda uyum sağlayamaz. Bu demek oluyor ki güneşin zararlarından da korumak gerekecek ektiklerimizi. Dolu yağışları, boyutları gittikçe artan ve daha sıkça karşılaştığımız bir olay olmaya başladı. Dolu ya karşı da bir önlem alalım. Küçük bir bahçe için bunlar zor bir şey değil. Peki büyük tarım arazileri için durum nasıl olacak? Zaten şu an bile gübre, mazot, ilaç, tohum derken bir dünya para harcanan ve sonunda ele geçenin az olduğu bir durum mevcut. Çiftçiler toptan istifa edip bırakır bu işi.
En sonunda olacağı şu: Herkes yer altında mağaralarda yaşamaya başlayacak. Yerin altında ekip biçecek. Yapay ışıklandırmalar kullanılacak. Tavanlar da gidip gelen otomatik robotlar ekim, biçim, toplama işlerini yapacak. Biz bir şekilde yaşarız buna inancım tam. Güçlü bir virüs gibiyiz kayıp versek te hemen bir bağışıklık geliştiriyoruz. Toprağın üstünde felaketler olmaya devam ederken, doğa hiç hazır olmadığı doğal felaketlerle mücadele etmek zorunda kalacak. Baksana Dünya bitti Mars’ı nasıl hallederiz onun arayışı içerisindeyiz. Mars yaşanacak hale getirilecek, atmosferiyle oynanacak hem de doğal olmayan yollarla… Sonra parası olanlar Marsa kaçar. En güzel yerden Ay’a turlar düzenleyip Dünya’da neler oluyor izlerler.
Benim içim çok fesat, nasıl kötü düşünceler, komplo teorileri bunlar. O yüzden ben şimdiden kendim bir bahçe nasıl kurarım, toprağı nasıl işlerim gibi boş işlerle de uğraşıyorum. Toplu hedef olmak istemiyorum mesela. Herhangi bir harita ile bakın Google’ın Earth uygulaması olur, Microsft’un Bing’i olur, Yandex olur. Şehirleri daha dünyaya yaklaşırken görmek çok kolay. Kolay görünen kolay vurulur! Şimdi bir savaş çıksa millet ne yapacak söyleyim. “Hayatta kalmaya çalışacak.” Bu en ilkel haliyle gerçekleşecek. Önce dükkanlar, marketler yağmalanacak, onlar bitince insanlar ellerinde silahlarla ev ev dolaşıp başkalarının yemeklerini ve hayatlarını alacaklar.
Hep karamsar hep kötü düşünceler, siz iyi düşünün iyi olsun. İyilik yapın iyilik bulun emi 🙂