ALELADE ÖNERME

0 7

“Bilgelerin bilgesi, Tolstoyların en Tolstoyu, Aynıştaynların apAynıştaynı, Mozartların mostMozartı ve de babası malum, anası meçhul bilumum sanat ve zanaat dallarının abdala malum anasını alelade bir aslan yedi.” Dünyanın dört bir tarafında yankılandı bu haber. Ey aslan! Tamam, olabilir kardeşim de; 13,5 milyar yaşındaki evrenin ıkına ıkına, binbir zahmetle pırtlattığı bu şahsiyeti yiyorsun ama yine acıkıyorsun. Bunu anlamakta biraz (ama biraz) zorlanıyorum.

Rahmetliyle dostluğumuzun temellerini bu olayın hemen ertesinde attık. (“Temeller nasıl atıldı?” sorusu bu bahsin konusu olmadığı için ilgili bahse paslandı.) Olayı kendi ağzından dinlediğim şekliyle aynen aktarıyorum.

Felsefe lugatına muhteşem üç-beş önerme daha kattığı bir akşam üstü, o malum kanalda en sevdiği belgeseli izlerken, antilop ve zebraların büyük bir iştahla yediği taptaze otların ağzını sulandırmasına daha fazla dayanamayıp karar vermiş. En kısa zamanda Maassai Mara’ya gidip kusana kadar otlanacak, lezzetli çayırların tadına bizzat bakacakmış. (Herkes ölene kadar yaşar./Ölmezden önce herkes yaşamaktadır./Ölmemek için yaşamak yeterlidir.) (İleri gitmek için geriden gelmek gerekir./Her geriden gelen ileriye gidiyor demek değildir.) (Ezeliyetsiz ebediyet olmaz./Ebediyete giden yolda geride bıraktığındır ezeliyet.) önermelerini dışkıladığı tuvaletin sifonunu çeker çekmez fırlamış evden. Boşalan rezervuarın suyu dolmadan varmış Maassai Mara’ya.

Kedigillerin metropolüne ayak bastığı bu günün hayalini kurarmış hep. Hayal kurdukça efkarlanır, ilhama bulanırmış. Böylesi yoğun duygularla tuvalete zor atarmış kendini. Muhteşem baş yapıtı yazdıran, harikulade besteyi yaptıran yegane şey bu hayalmiş. O gün geldiğinde neler yapacağını en ince ayrıntısına kadar tasarlamış. Hatta bu tasarılarını kitaplaştırmış, sonuçta yirmiüç ciltlik külliyat ortaya çıkmış.

Siz düşünün bu ayak basışın anlamını. Ama alelade aslan düşünmemiş, bilge şahsiyet o topraklara ayak basar basmaş atlamış üstüne. Nefesi kesilinceye kadar gırtlağını sıkmış azam-ı ulemanın. Sonra büyük bir iştahla yemiş bitirmiş. Ne bir duygusallık, ne yemek yeme bilinci, ne doyduktan sonra şükür… Burma burma kısırdöngüler halinde süzülmüş bizim ulu alim, alelade aslanın kıçından. Bir avuç kısır döngü olarak sormuş alelade aslana; “sen yemek için mi yaşıyorsun, yaşamak için mi yiyorsun?” Alelade aslan düşünmeden cevap vermiş; “Sıçmak için yiyorum, yediğim için sıçıyorum. Yemezsem sıçmam, sıçmazsam yemem.”

Cevap Gönder

E-posta adresiniz yorumunuzda yayınlanmayacaktır.